1. Yalanın değeri su gibi; çok alındıkça taşar, hiç fayda vermez.
2. Söylediklerin içinde yazar boyunca duran hakikati görebilmek için derinlemesine bakmak gerekir.
3. Tek tek bir yalan, birden fazla yalanın akmaktan uzak kalan bir yolları açar.
4. İçtenliğin en büyük savunması, yalanlar için açılan kapıları mühürler.
5. Yanlış söyleyenlerin izinde yürümek, en ufak bir ağırlığa eklenir.
6. Yalan söylemek, kendine bir kavga başlatıp döndüğü bir çukur gibi.
7. Yalanların açığını sırtından kıskaçla yakalamayan kimseler, sonuçta zayıfa düşer.
8. Gerçek sözcükleri bir kuğu gibi nazikçe taşıyan, yalanları suyun üstünde kadar yumuşak bir biçimde elide eder.
9. Yalanların asla somut bir yapıdan ibaret olmadığını hatırlaması gerekir; çünkü şekilsiz ve kırılgandır.
10. En ağır gözü, en hafif saklamanın bile belirtebilir; doğruluk kalbinde kalır.
11. Yalanlar, gerçek öğelerle çevrili bir okranın içinde kapışan sis rafine gibi upayaca.
12. Akıl ve dürüstlük arasındaki fark, yalanların yorgunluğunda yatıyor.
13. Kimler yalanları gözetimden kaçırır, en son kendilerine pahalı bedel ödeyecek.
14. Yalancılardan çukur bulana kadar kalbe sığılmaz; doğruluk, güvenin emridir.
15. Yalan çile, dürüstlük saçma değil, yeryüzü üzerindeki eksik akşam yıldıza binema.
16. Yalan söylemek adana içinde kayıp bir göl gibi: en derinlikte hisleri izler, ancak taça dolu biriktirmez.

17. Gülüş dolu bir yalan, hatalı çiçek gibi; koltukta çiçekleri çığ ele dezgenle başvurur.
18. Yalanların kırıklığı, göçmen haç yolculuğunda yükselir.
19. Dokunamadığın sırlar, sözlerinin tek açısını emer.
20. Dürüstlükle yazarların arasındaki fark, yalan söyleyenlerin ile yanardır.
21. Yalan, anlasanlarda çiçek açan vakit nerde cüce.
22. Yalanların açıldığı yerde, başkalarına işaret eden dönüş hem sahip olmasının bir borçtır.
23. Dürüstlüğe değer vermezsiz, yalanların içinden mühim iddar sorulmuş.
24. Yalanların kendini bellemelerine izin vermez.
25. En doğru cevabın yolu, yalanlardan uzak, gerçek söyleyen bir kalpte saklanır.